Evlilik birçoğumuzun kendi himayesinde görmesine rağmen aslında toplumsal olarak şekillenen bir kurumdur. Evlilik çağı adı verilen 20li yaşlara gelen gençler belki farkında olmaz ama ailesi tarafından ister istemez evliliğe yönlendirilir. Bu yönlendirme bir yandan çocuklu, mutlu bir aile yaşamına özendirmeyle yapılırken bir yandan da çevre baskısıyla yönlendirilir.
Bireyleri evli olmaya iten bir diğer faktör de evli olunca hayatının düzene gireceğini düşünmesidir. Ancak bununla birlikte daha baskın olanı yeni ve sağlam bir gelecek hayalidir. Televizyon filmlerinden, sinemalardan vb. birçok yerde görebildiğimiz genç kızların hayali durumu esasen toplumumuzun içerisine yerleşmiş önemli psikolojik unsurlardan biridir. Örneğin birçok evlilik adayı evlenmeyi bir sosyo-ekonomik sınıf atlaması, ailesiyle yaşadığı gerek ekonomik gerek duygusal sıkıntıların sona ermesi, akranlarından daha üste çıkma hevesi gibi sebeplerle kendine uygun bir eş arar. Bu sebep daha çok genç kızlar için geçerlidir
Genç erkekler için durum biraz daha farklıdır. Genel olarak İslam toplumlarında erkek kadına göre fazlasıyla özgürdür. Bekarlık döneminde tabiri caizse hovardalık yapan erkek evlenerek kendi hayatını düzene sokmayı ve geçmişte yaptıklarından duyduğu pişmanlıktan kendini arındırmayı hedefler.
Bu anlatılanlar aslında evliliğe insanı iten faktörlerin olması gerekenin çok dışında olduğunu gösterir. Ömür boyu hayatınızı etkileyecek, çocuklarınıza annelik-babalık yapacak kısacası sizin yarınız olacak birinin seçimini başkalarını kıskandırmak, nispet yapmak, kendinizi ispat etmek amacıyla seçmek oldukça yanlış bir davranış olacaktır.
Bütün bunlar gösteriyor ki evlenmeden önce evlilik amaçlarınızı ortaya koyup evleneceğiniz kişiyi bunlara göre değerlendirip doğru kararı bu aşamalardan sonra yapmalısınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder